Soldurdun ya sana büyüttüğüm ümitleri
bir anda bittin ya bende
herşeyimdin de herşeyimi alışım oldun ya benden
sustum ya yinede
sıktım ya yumruğumu anlamsız sessizliğine vurmak varken
...dindirdim ya fırtınalarımı
sen sustun ben öldüm
sen sustun ben öldüm oldum ya
kimin gücü yeter kaldırmaya yerden beni
ben bile hükmedemezken öfkeme
kim sevdirir aşkı bana
hangi yalan yemin hangi aldatıcı güleryüz
herkes ay değilmi sonuçda
on gün sonra bıkacak değilmi benden
beni anlayacağına söz vermesine rağmen
hep yanlış anlamalara kapılmayacakmı
içimi kemirip kemirip bırakacak değilmi yarı yolda
ne kadar sevmek lazım tutmak için sevgiliyi yanımda
ne kadar ölmek lazım bir ömür yaşamak için onunla
31 Ağustos 2010 Salı
30 Ağustos 2010 Pazartesi
61 - O, Noktadır.
Sevmek, nokta almaz çocuklar.
Sevmeye nokta koyan, sınıfta kalır.
Onun, virgüll...eri vardır çocuklar.
Sevmek noktalanmaz; O, noktadır.
Özdemir Asaf
60 - Kimbilir Kaç Kişi Senin Sevdi
Kimbilir kaç kişi senin zarif hallerini sevdi Kaç kişi güzelliğini sevdi Belki gerçek aşkla; belki değil Ama bir tek kişi seni sevdi. Bir tek kişi değişen yüzündeki hüznü sevdi...
59 - Lavinia
Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yan...ımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme, Lavinia.
Adini gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Özdemir Asaf
58 - Kadın Denilen Kayıp Kıta
Kadın denilen kayıp kıtayı keşfe çıkan milyonlarca erkek, çoğu zaman eli boş dö...ner açık denizlerdeki bu nafile seferlerinden.
Kadın denilen kayıp kıtayı keşfettiğini sananlarsa bir süre sonra, (belki birkaç sene, belki birkaç saat) ayak bastıkları kıtayı bambaşka bir iklime bürünmüş bulunca, Kolomb sendromuyla "Acaba yanlış kıtada mıyım? " telaşına kapılırlar.
Oysa genellikle kıta değildir yanlış olan; kâşifin kıtayı algılayış biçimidir. Asgari topografya bilgisinden yoksun oluşudur. Kıta'nın bazen kâşife göre mevsim değiştirebilen, aynı anda birkaç iklimi bir arada yaşayabilen potansiyelini algılayamayışıdır.
Güverteden karanın görünüşüyle, kıtadan kâşifin görünüşü arasındaki farkı kavrayamayışıdır.
Bu pusula hatasından ötürü, kaç erkek olağanüstü bir keşfin kenarından dönmüştür, kaç kaşif, henüz keşfetmediği kıtaları yok sayarak gerçek yüzölçümünü bilmeden, yaşadığı bir kıtanın kıyısında tüketmiştir nihayetini kim bilir?
Ve kim bilir kaç kıta uzaktan gülümseyerek izlemiştir çevrede kendisini arayan şaşkın kâşiflerin nafile turlarını.
Can Yücel
Kadın denilen kayıp kıtayı keşfettiğini sananlarsa bir süre sonra, (belki birkaç sene, belki birkaç saat) ayak bastıkları kıtayı bambaşka bir iklime bürünmüş bulunca, Kolomb sendromuyla "Acaba yanlış kıtada mıyım? " telaşına kapılırlar.
Oysa genellikle kıta değildir yanlış olan; kâşifin kıtayı algılayış biçimidir. Asgari topografya bilgisinden yoksun oluşudur. Kıta'nın bazen kâşife göre mevsim değiştirebilen, aynı anda birkaç iklimi bir arada yaşayabilen potansiyelini algılayamayışıdır.
Güverteden karanın görünüşüyle, kıtadan kâşifin görünüşü arasındaki farkı kavrayamayışıdır.
Bu pusula hatasından ötürü, kaç erkek olağanüstü bir keşfin kenarından dönmüştür, kaç kaşif, henüz keşfetmediği kıtaları yok sayarak gerçek yüzölçümünü bilmeden, yaşadığı bir kıtanın kıyısında tüketmiştir nihayetini kim bilir?
Ve kim bilir kaç kıta uzaktan gülümseyerek izlemiştir çevrede kendisini arayan şaşkın kâşiflerin nafile turlarını.
Can Yücel
57 - Bütün Kitapları Yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
Bir tek meyve veren dalı keserler
İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli
Bir tek meyve veren dalı kesmeli
İnsan dediğin derya misali
Üstünde milyonlarca dalga
İçinde kıyametler kopmalı
İnsan dediğin derya misali
Uçsuz bucaksız olmalı.
Gel çıkalım sevgilim gel
Gel kurtaralım birler hanesinden
Çekelim gidelim bir uçtan uca
Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
Sevelim sevelim sevelim
Sevebileceğimiz kadar
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
Bir tek meyve veren dalı keserler
İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli
Bir tek meyve veren dalı kesmeli
İnsan dediğin derya misali
Üstünde milyonlarca dalga
İçinde kıyametler kopmalı
İnsan dediğin derya misali
Uçsuz bucaksız olmalı.
Gel çıkalım sevgilim gel
Gel kurtaralım birler hanesinden
Çekelim gidelim bir uçtan uca
Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
Sevelim sevelim sevelim
Sevebileceğimiz kadar
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
56 - İNSAN KALBİ İÇERDEN AÇILIR
19. Yüzyılın büyük İngiliz ressamlarından
William Holman Hunt'ın, bir bahçeyi
tasvir eden bir tablosu Londra
...Kraliyet Akademisi'nde sergileniyordu.
Hunt'ın "Kâinat ışığı"adını verdiği bu tabloda
geceleyin elinde bir fenerle bahçede duran
filozof kılıklı biradam görülüyordu.
Adam, serbest kalan eliyle bir kapıyı vuruyor
ve içeriden bir cevap bekler gibi görünüyordu.
Tabloyu tetkik eden bir sanat eleştirmeni
Hunt'a dönerek: "Güzel bir tablo doğrusu,
ama mânâsını bir türlü kavrayamadım."dedi.
"Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı?
Ona kapı kolu takmasını unutmuşsunuz da..."
Hunt, gülümsedi ve ekledi:
"Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki...
Bu kapı; insan kalbini simgeliyor...
Ancak içerden açılabildiği için dışında
kola ihtiyacı yoktur."
William Holman Hunt'ın, bir bahçeyi
tasvir eden bir tablosu Londra
...Kraliyet Akademisi'nde sergileniyordu.
Hunt'ın "Kâinat ışığı"adını verdiği bu tabloda
geceleyin elinde bir fenerle bahçede duran
filozof kılıklı biradam görülüyordu.
Adam, serbest kalan eliyle bir kapıyı vuruyor
ve içeriden bir cevap bekler gibi görünüyordu.
Tabloyu tetkik eden bir sanat eleştirmeni
Hunt'a dönerek: "Güzel bir tablo doğrusu,
ama mânâsını bir türlü kavrayamadım."dedi.
"Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı?
Ona kapı kolu takmasını unutmuşsunuz da..."
Hunt, gülümsedi ve ekledi:
"Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki...
Bu kapı; insan kalbini simgeliyor...
Ancak içerden açılabildiği için dışında
kola ihtiyacı yoktur."
55 - Kadın, Yaşamda Erkeğe
Kadın, yaşamda erkeğe sahip çıkan, O'nu hayatta olması gerektiği yerde tutabilen tek varlıktır.
Kadın, anadır. Bir insanın yaşama kavuşmasında yaradanın O'na verdiği en kutsal özelliklere sahiptir. O'nu bedeninde yaşama kavuşturabilecek tek ...emanetçidir.
Kadın, kendi duygularından, yaşantısından hatta yeri geldiğinde fedakarca canından bile taviz verebilecek kadar vefakardır.
Kadın, bir şiirdir. Okunan her mısradaki uyum, anlatılan her bir temanın duygu kaynağıdır.
Kadın, bir güldür. Rengi ile, kokusu ile ve dikeni ile.
Kadın, anadır. Bir insanın yaşama kavuşmasında yaradanın O'na verdiği en kutsal özelliklere sahiptir. O'nu bedeninde yaşama kavuşturabilecek tek ...emanetçidir.
Kadın, kendi duygularından, yaşantısından hatta yeri geldiğinde fedakarca canından bile taviz verebilecek kadar vefakardır.
Kadın, bir şiirdir. Okunan her mısradaki uyum, anlatılan her bir temanın duygu kaynağıdır.
Kadın, bir güldür. Rengi ile, kokusu ile ve dikeni ile.
54 - Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek Ve Hür
Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
...birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: 'Üç', dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim..
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim..
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
Yorumlayan: Zülfü LİVANELİ
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
...birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: 'Üç', dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim..
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim..
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
Yorumlayan: Zülfü LİVANELİ
53 - Yurdunu Allah'a Bırak
Yurdunu Allah'a bırak çık yola Cenge deyip çık ki vatan kurtula Böyle müyesser mi gaza her kula Haydi levent asker uğurlar ola Ey sürüden arkaya kalmış yiğit Arkadaşın gitti haydi sen de git Bak ne diyor ceddi şehidin işit Haydi git evladım uğurlar ol...a Haydi git evladım açıktır yolun Zalimlere karşı bükülmez kolun Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun Uğurun açık olsun uğurlar ola. Eş hele bir dağları örten karı Ot değil onlar dedenin saçları Dinle şehit sesleridir rüzgarı Haydi git evladım uğurlar ola Haydi git evladım açıktır yolun Zalimlere karşı bükülmez kolun Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun Uğurun açık olsun uğurlar ola Haydi levent asker uğurlar ola Yerleri yırtan sel olup taşmalı Dağ demeyip taş demeyip aşmalı Sende ki coşkunluğa er şaşmalı Kahraman askerim uğurlar ola Haydi git evladım açıktır yolun Zalimlere karşı bükülmez kolun Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun Haydi levent asker uğurlar ola Haydi git evladım uğurlar ola.
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
29 Ağustos 2010 Pazar
52 - Neden Hayatında Biri Yok
Neden hayatında biri yok diye soranlara:
Hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ...ya on dakika, onbeş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez. Bu arada başka alternatiflerde geçer ama binmezsiniz. Nede olsa "beklemişsinizdir o kadar" boşa gitsin istemezsiniz. Sormayın artık bana.! Herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek...” olanla devam etmeliyim bu yola!..
Can Yücel
Hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ...ya on dakika, onbeş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez. Bu arada başka alternatiflerde geçer ama binmezsiniz. Nede olsa "beklemişsinizdir o kadar" boşa gitsin istemezsiniz. Sormayın artık bana.! Herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek...” olanla devam etmeliyim bu yola!..
Can Yücel
51 - HIÇKIRIKLAR
Saatler bitmiyor yapayalnızım
Gülmek istiyorum,gülemiyorum
Sensiz olmak mıdır hep alınyazım
Bilmek istiyorum,bilemiyorum.
Esirgedin nazlı,hilal kaşını
Harap ettin çiçek kokan başını
Yüreğime akan gözüm yaşını
Silmek istiyorum,silemiyorum.
Sanki her şey efsaneydi,masaldı
Ayrılık ruhumu elimden aldı
Gözlerim yollara takılıp kaldı
Gelmek istiyorum,gelemiyorum.
Göğüs germek için acılarıma
Titreyişlerime,sancılarıma
Seni bir kez olsun avuçlarıma
Almak istiyorum,alamıyorum.
Saçılan bir köpük olmak dilinde
Boğulmak saçının ince telinde
Sır gibi sonsuza değin kalbinde
Kalmak istiyorum,kalamıyorum.
Unutuyor beni sırlı gözlerin
İçimde bir yara işliyor derin
Kulakların, dudakların, ellerin
Olmak istiyorum, olamıyorum.
Bölerek uykunu rüyalarına
O kucak dolusu hülyalarına
Gece gündüz uçup aynalarına
Konmak istiyorum, konamıyorum.
Deli gibi aşık olsa da güle
Kim acır çöllerde öten bülbüle
Bir gün alev alev yanıp da küle
Dönmek istiyorum, dönemiyorum.
Hıçkıra hıçkıra ağlamaktansa
Başına karalar bağlamaktansa
Bu yüreği her gün dağlamaktansa
Ölmek istiyorum ölemiyorum.
NURULLAH GENÇ
Gülmek istiyorum,gülemiyorum
Sensiz olmak mıdır hep alınyazım
Bilmek istiyorum,bilemiyorum.
Esirgedin nazlı,hilal kaşını
Harap ettin çiçek kokan başını
Yüreğime akan gözüm yaşını
Silmek istiyorum,silemiyorum.
Sanki her şey efsaneydi,masaldı
Ayrılık ruhumu elimden aldı
Gözlerim yollara takılıp kaldı
Gelmek istiyorum,gelemiyorum.
Göğüs germek için acılarıma
Titreyişlerime,sancılarıma
Seni bir kez olsun avuçlarıma
Almak istiyorum,alamıyorum.
Saçılan bir köpük olmak dilinde
Boğulmak saçının ince telinde
Sır gibi sonsuza değin kalbinde
Kalmak istiyorum,kalamıyorum.
Unutuyor beni sırlı gözlerin
İçimde bir yara işliyor derin
Kulakların, dudakların, ellerin
Olmak istiyorum, olamıyorum.
Bölerek uykunu rüyalarına
O kucak dolusu hülyalarına
Gece gündüz uçup aynalarına
Konmak istiyorum, konamıyorum.
Deli gibi aşık olsa da güle
Kim acır çöllerde öten bülbüle
Bir gün alev alev yanıp da küle
Dönmek istiyorum, dönemiyorum.
Hıçkıra hıçkıra ağlamaktansa
Başına karalar bağlamaktansa
Bu yüreği her gün dağlamaktansa
Ölmek istiyorum ölemiyorum.
NURULLAH GENÇ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)