31 Ekim 2010 Pazar

40 - Şaşmaz Düzen İnsan Sevgisi

Sevgi, bireysel ve toplumsal ilişkilerde dostluk
ve kardeşliğin harcı (birleştirici katkı maddesi) olup,
nasıl ki doğa, kendi yasalarıyla uyumlu bir mükemmellik
düzeni içinde işlevini yürütürse, insan yaşamındaki mutluluk kaynağı ve göstergesinin şaşmaz düzen de insan sevgisidir.

39 - Giorgos Dalaras (Una moneda le di)

Yüzümüze maskeler takıp sevseydik
sevdiğimizi onun her gidiyorum diyişinde
gitme diye haykırmazdık deli gibi..
Çıkarırdık onun maskesini takardık yenisini..
Sahte olsaydı sevgimiz bu kadar üzermiydik kendimizi.. ???

38 - ANTONIO VİVALDİ - İLK BAHAR

Tam inanç aynası kesilen kişi,
kendini görse bile, Tanrı'yı görmüş olur.
· Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur.
· Göz olgunlaştı mı, temeli, özü görür.
Ama kişi şaşı oldu mu parça buçuğu görür ancak...

37 - Kaybettiklerim Dağıttığım Servetimdir


Taşıdığım hayallerim, söylenecek şarkılarım,
paylaşılacak dostluklarım var,
Bilmeyene sevmeyi öğretecek kadar büyük,
gidene beddua edemeyecek kadar vicdanlı
ve herkesi olduğu gibi kabul edebilen bir kalbim var,
Yüreğimi korkak büyütmedim ben,
Kaybettiklerim, dağıttığım servetimdir..!

36 - Hayal Kurulmayan Yerde İnsanlar Mahvolur


Amaçlarınıza ulaşmak için 5 ilke Düşünce gücünüzü
kullanarak hayatınızı yönlendirmeyi öğrenin.
Kendini Olma Cesaretini Gösterinİnsanları izleyin.
Nekadar gergin ve endişeli görünüyorlar. Çünkü kendilerini reddediyorlar. Hiçbirimiz kendimizi kabullenemiyoruz.



Evrenin en vazgeçilmez varlığı sizsiniz. Nerede olduğunuz,
ne olduğunuz, hayatınızın ne denli büyük yada küçük
olduğu önemli değil. İnsan Kendisini Küçümseme Eğilimindedir İnsan kendisini küçümser ve sürekli başkalarıyla karşılatırır.
İnsan bilinçli olarak düşünebildiği, güvenle beklediği
ve mümkün olduğuna inandığı herşeyi yapabilir.


Evren sınır koymaz; biz inançlarımızla sınırlarız kendimizi.
Gerçek Ben ini Keşfetmek Bir insan kendini arıyorsa,
kaybettiği yere bakmalıdır. Acaba hiç tanımış mıdır kendisini?Hepimiz içimizdeki mükemmel yüce Ben i ortaya
çıkarmaya çalışıyoruz.


Yıllardır kafamızda olan ve gerçek benliğin ortaya
çıkmasını engelleyen korku dolu, olumsuz düşüncelerden kurtulmamız gerekir öncelikle: Bencillik, gurur,
benlik davası, kendini hep haklı görme, kıskançlık,
kendine acıma, kin, hile, güvensizlik, nefret Tanrı bize
sevgiyi verdi ve gerçek sevgi korkuyu defeder.


Bu sevgi Ben i sevmektir. Ben i sevmek, içimizdeki
Güç ün bizim vasıtamızla her şeyi yapabileceğini
idrak etmek demektir. Bizi yaratan yüce sevgidir.
Yaratıcımız bizi koşulsuz bir sevgiyle sever.
Kim olduğumuza, nerede yaşadığımıza, hayattaki
pozisyonumuza bağlı değildir bu sevgi.
Koşulsuz sevgi bizimle yaşar ve korkuyu defeder.


Taklit İntihardır İnsan kendisini reddettiği zaman,
Hayat ı reddediyor demektir. İnsan kendisini suçladığında,
Hayat ı suçlamaktadır aslında. “Taklit intihardır” der Emerson. İnsan başarılı ve mükemmel olabilmek için başkalarını
taklit etmek zorunda değildir. Hepimiz aynı kaynaktan
geliyoruz. Hata yapabiliriz, ama ne fark eder!


Hata nedir? Doğruyu kim bilebilir ki? Kendiniz olursanız
hata yapmazsınız. Hiç hata yapmayanlar, hiçbir şey
yapmayanlardır. Gelecek sefere daha iyisini yapmanın
yollarını hatalarımız sayesinde buluruz. Kendiniz Olma
Cesaretini Gösterin Gerge Chapman şöyle yazıyor :
“ Kendi kendisinin yasası olan insana hiçbir yasa gerekmez.
Hiçbir yasayı çiğnemez ve o gerçek bir kraldır.”


Günümüz insanlarının çoğu ; kendi iç rehberlerini dinlemek yerine, başkalarının beklentisi doğrultusunda hareket etmeye çalıştıklarından sinir hastası olup bunalıma giriyor, sakinleştricilerle yaşıyorlar.Ya cesur olup istediğimiz şeyi yapar ya da güvenlik içinde olmayı seçip başkalarının istediklerini yaparız.
Düşüncelerinizi Seçme Cesaretini Gösterin Ve Onları İyi Koruyun.


Hayatımıza hakim olmanın yolu bilincimizi kullanmaktan geçer. Kendini Yönetme Tüm korku ve endişelerimden arınıyorum. İçimdeki, beni yaratıcı eylemlere ulaştıracak sonsuz zekâya güveniyorum Sessizlik ve güven içinde güç kazanıyorum. Beni mutlu kılacak fikir ve ilhamlara açığım. Amaçlara Ulaşmak İçin Beş İlkeEğer istediğiniz şeyler için içtenlikle dua eder ve isteklerinizin gerçekleşeceğine inanırsanız dilekleriniz yerine gelecektir.


1.) Kendiniz için ideal zihinsel imajı belirleyin.
2.) Çabasız inanç bir işe yaramaz.
3.) Düşüncelerinizi kendinize saklayın.
4.) Esnek olun, gerekirse plan değiştirin.
5.) Gözlerinizi hedeften ayırmayın.


Amaçlarınıza sınır koymayın. Bir arkadaşımın babası 65 yaşında avukatlığa başladı ve oldukça başarılı oldu ve 20 yıl çalıştı. İnsanın kendisini ucuza satma, yeteneklerini ve potansiyelini küçümseme eğilimi vardır. İnsan elinin uzanabildiğinden daha ötesini amaçlamalı. Bir şeyi yapabileceğinize inanır, zihninize bunu kazırsanız, yarı yarıya amacınıza ulaşmıssınız demektir.


Projemiz ne olursa olsun, tamamlanmış halini düşünmeli ve gerçekleştirmek için gereken adımları atmalıyız. Bütün zamanınızı başınıza gelmesini istemediğiniz şeyleri düşünerek geçiriyorsanız, ters yöne koşan bir futbolcudan farkınız yok demektir. Hayal kurulmayan yerde insanlar mahvolur.


28 Ekim 2010 Perşembe

35 - İnsanların Gözleri Aynaya Değil Hep Başkalarına Bakıyor


Bazen günlük yaşantımızda ardı ardına bir şeyler ters gidebiliyor ve biz de sinirleniyoruz. Araba bozuluyor; işyerinde ya da okulda tartışıyoruz; anahtarımızı kaybediyoruz. Birisi bizi tersliyor.

Bütün bu ters giden şeyler, bizi tersleştiriyor. Bizi üzen şeylerden bir tanesi sabahleyin yataktan kalkarken planladıklarımızın olmamasıdır. İnsan her sabah kafasında bir beklenti sepetiyle uyanıyor. Yani bugün şunlar olacak, bunlar olacak diye bir plan yapıyoruz. Olmayınca da üzülüyoruz.
 


Fakat işin komik yanı sabahleyin bunları değil, başka bir şeyleri de planlayabiliriz.Bazen de gün içinde bir şeylerin ters gideceğini biliriz ve bu ters gidenlerin olacağını tahmin ettiğimiz için olanları daha rahat kucaklarız.

 Her iki halde de, bu ters giden şeylere üzülmek ya da kızmak yerine, onları kucaklayabiliriz. Üzüldüğümüzde ya da kızdığımızda biz de tersleşiyoruz. Onun için "İşler ters gittiğinde, siz düz gitmeye devam edin."

Eşinizle tartışıyorsunuz, patronunuzla ya da arkadaşınızla kavga ediyorsunuz. Komşunuzla, otobüs şoförüyle münakaşa ediyorsunuz. İşte ya da okulda bir şeyler yanlış gidiyor. Sürekli çatışmalar yaşıyor ve siz sürekli başkalarını suçluyorsunuz. Bu durumda kendinize yeniden bir göz atabilirsiniz.

 İnsanın çok az yapabildiği şeylerden biri suçu kendinde aramak. Bir problemin ortaya çıkmasındaki sorumluluğu alma eğilimimiz oldukça zayıf. "Eğer her şey üstünüze doğru geliyorsa, büyük olasılıkla siz yanlış şerittesiniz demektir."

Geçimsiz insanların bir kısmı, bir radar gibi sürekli olarak çevrelerindeki hataları ve yanlışları yakalamaya çalışırlar. Televizyon spikerlerinin haber sunuşundaki hatalarından tutun da, yoldaki bir sürücünün yanlışlarına oradan, evdeki eksikliklere, esnafın konuşma biçimine kadar bütün eksiklikleri yakalarlar.

 Bu arada bu kişilerin hayatları da incelense birçok yanlışları da tespit edilebilir. Ama yine de insanların gözleri aynaya değil, hep başkalarına bakıyor. Bu hata dedektifleri bu kadar çok hata görmenin sonucunda sinirli ve mutsuz olurlar. "Yaşamlarında aradıklarını her zaman bulan kişiler, etraflarında sürekli hata arayanlardır."

Dünyadaki sorunların başlıca kaynaklarından biri de, insanların tutarsızlıklarıdır. Tutarsızlık, bir kişi ya da kurumun belirli bir değeri savunup o değere uygun davranış bulunmamasıdır.

Örneğin Hıristiyanlığın en önemli düsturlarından biri "Bir kişi sana tokat atınca, sen diğer yanağını dön" olmasına rağmen bu dine mensup birçok insan intikam ateşiyle yanıp tutuşmaktadır. Müşteri odaklı olduğunu ilan eden şirketin, bozuk bir ürünle servise gelen müşterisine kök söktürmesi berbat bir tutarsızlık örneğidir.

Bazı sigortacıların sigorta satarken dünyanın en zarif insanları ve en müşteri odaklı şirketleri gibi davranıp tehlike gerçekleştiğinde 'ama ile başlayıp' tazminatı ödemekten kaçmaya eğilim göstermeleri de bir başka tutarsızlıktır.

Oğluna "Kitap okuman, ders çalışman lazım." diyen bir babanın hayatında eline bir kitap almamış olması da başka bir tutarsızlık örneğidir. Televizyonda politikacıları gören bir vatandaşın "Hep konuşuyorlar, bir iş yaptıkları yok." derken, kendisinin de sadece konuştuğunun ama önemli bir üretimde bulunmaması da başka bir tutarsızlık örneğidir.

Karısına erkek bir sineğin yaklaşmasından rahatsız olan bir adamın, kendisinin başka kadınlara rahatça yaklaşması yine tutarsızlıktır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Tutarsızlıkların başlıca kaynağı tutarsız davranan kişinin yaptığının farkında olmamasıdır. Farkına varırsa da, nefsiyle ya da kendisiyle hesaplaşabilecek gücünün olmamasıdır. Zaten o hesaplaşmayı yapabilen insanlar davranışlarını da düzeltirler.

Özetle çevremizdeki terslikleri çözmenin yolu
kendimizi düzeltmekten başlıyor.


27 Ekim 2010 Çarşamba

34 - Çok Şey Bilmek Neye Yarar


Haddini bilmedikten sonra?



Suskunluğum seni yanıltmasın,
konuşursam kaldıramazsın..!


Unutmak beni yormazda,
unutulmak sana koymaz mı..?


Zamanında değer verip altını çizdim,
şimdi bana zorla


ÜSTÜNÜ ÇİZDİRECEKSİN...!


33 - Bir Hayli Kırıldım


Her şey kadar,
Herkes kadar,
Sen kadar,


Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!



Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…



Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım,
anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,


Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi
anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…


Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
Ruhum kapandı yine kabuğuna çekildi,
İyi değil!

Galiba yoruldum,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
YALAN..!!


Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan,


YORULDUM, TÜKENDİM, BİTTİM.





25 Ekim 2010 Pazartesi

32 - Nasıl Oluyor Da Tüm Kadınlar Köle Doğuyor


Tarlada bahçede etini dişine takarak çalışan,
hem analık hem ırgatlık yapan toprak analarımızın..
babasından..., abisinden, kocasından şiddet gören,
namus yaftasıyla mal gibi görülen, Abisinin günahını
berdel gibi insanlık onuruna sığmayan bir bedelle ödeyen...


gencecik kızlarımızın.. iş yerinde yolda otobüste
cinsinden dolayı tacize maruz kalan kadınlarımızın..
Vücudu sadece bir zevk aracı olarak kullanılan kadınlarımızın,


İnsanlığın yüz karası törelerle canından olan, acı çeken,
gözyaşı döken kadınlarımızın.. Evde anne iş yerinde köle
toplum nazarında aklı yetmeyen halbuki dünyalar kadar
geniş bir yüreğe sahip olan kadınlarımızın..


tecavüze uğrayıp, öldürülen bedeni bir çöp gibi sokağa
atılan kadınlarımızın, kapitalizmin en güçlü silahı olan
popüler kültürün kurbanı olan kadınlarımızın,


Özgür insancıl bir vatan için yola düşmüş bu uğurda
mücadele etmiş devrimci kadınlarımızın,
Sibel, idil, çiğdem, tanya, zilan, ceylan ve daha
nicelerimizin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü değil
her gün kutluyoruz... 


"Eğer bütün insanlar doğuştan özgürse,
nasıl oluyor da tüm kadınlar köle doğuyor?."
Hesapsız kalacaksınız....