9 Ekim 2011 Pazar

04 - "Bir yerde bir eksik var"

Asil eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti.
Asil eksiklik,çareyi baskasınd...a aramaktı. Hayatin matematiği farklı; iki yarimi toplayınca bir etmiyor. insan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor. önce yalnızdık. 9 ay boyunca karanlık bir yerde dışarı çıkmayı bekledik ve dünyaya ağlayarak geldik. Pişman gibiydik. Ya da mecburen gelmiş gibi. Biraz büyüdükten sonra, kendimizi bildiğimiz anda, içimizi kemiren, kalbimizi kurcalayan o tuhaf duyguyu hissettik: Bir yerde bir eksik var. Korktuk. "Bunun sebebi ne?" diye sorduk kendimize. Cevabi yapıştırdık: "Demek ki sahip olmadığımız bir şeyler var. O yüzden eksiklik hissediyoruz." Peki, neye sahip olmamız gerekiyor? çocukken, "yaşımız küçük" diye düşündük. Her istediğimizi yapamıyoruz. Kurallar, yasaklar var. Büyüyünce her şey yoluna girecek.

Büyüdükçe Bir şey değişmedi. Yine huzursuzduk. içimizden bir ses ayni sözcükleri fısıldıyordu: "Bir eksik var." Kafamız karıştı. Nasıl kurtulacağız bu iğrenç duygudan? Nasıl geçecek bu?

Aklımıza yeni cevaplar geldi: Okulu bitirince geçecek. İşe girince geçecek. Para kazanınca geçecek. Tatile gidince geçecek. Okulu bitirdik. Diploma aldık. ise girdik. Kartvizit aldık. Çalıştık.Para kazandık. Taşındık. Araba aldık. Çalıştık. Eve yeni eşyalar aldık. Tatile gittik. Dans ettik. Terfi ettik. Kartviziti değiştirdik. Daha çok çalıştık. Daha çok para kazandık. Çalıştık.Çalıştık.

Geçmedi. "Bir yerde bir eksik var" hissi, hala orada duruyordu. Bu sefer de "Sevgilimiz olunca geçecek" dedik. "Yalnızlığımız sona erince bu illetten kurtulacağız." Beklemeye başladık. Derken, biri cıktı karşımıza. aşık güzel, daha akilli biri. Hesap cüzdanları, kartvizitler, hatta ilaçlar bile böyle hissetmemizi sağlamamıştı.

Sevgilimizin gözlerinde, daha önce bize verilmemiş kadar büyük sevgi ve hayranlık gördük. Sevgilimizin gözlerinde Tanrı' yı gördük. Işığı gördük. "Tünelin ucundaki ışık bu olmalı" diye düşündük "kurtulduk."

Sonra bir gün, daha dun bize deli gibi aşık olan insan çekip gidiverdi. Simdi her yer bomboş. Simdi tekrar yalnızız. Başladığımız yere donduk. Yıllarca uğraştık, eksiğin ne olduğunu bulamadık. Halbuki her şeyi denedik, her yere baktık.

Öyle mi?

Bakmadığımız bir yer kaldı. İçimize bakmadık.Eksik parçayı dışarıda aradık ama içimizde saklı olabileceğini akil etmedik. Birilerini sevdik, birileri bizi sevsin diye uğraştık ama kendimizi sevmedik. Şaşıracak bir şey yok, tabi ki sevmedik. Kendimizi sevsek bu kadar koşturur muyduk? Canimiz yanmasın diye duvarların ardına saklanır miydik? Kendimizi bos sanıp doldurmaya uğraşır miydik? Terk edilmekten korkar miydik? Asil eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti. Asil

eksiklik, çareyi başkasında aramaktı. Hayatin matematiği farklı; iki yarimi toplayınca bir etmiyor. İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor. "Herkes beni sevsin" diye uğrasınca kimse gerçekten sevmiyor, herkes sevgisine şart koyuyor, sinir koyuyor. Oysa "kendime duyduğum sevgi bana yeter" diye düşününce, kendimizi olduğumuz gibi kabullenince yarim tamamlanıyor. Her şey bir oluyor. iste o zaman perde aralanıyor. Acı diniyor.

iste o zaman başka 'bir' ile bir araya gelerek, hesabin kitabin, korkunun kaygının hüküm sürdüğü sahte bir sevgi yerine, gerçek bir sevgi yaratılabiliyor.


CAN DÜNDAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder