22 Mayıs 2011 Pazar

07 - İNANÇ, GÜVEN, ÜMİT..


Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı.
Bu İNANÇ tır.




Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşübileceğini akıllarına bile getirmezler. Çünkü babaları onu tutacaktır.
Bu GÜVEN dir.




Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur. Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ÜMİT tir.




Ve bu üçü varsa hayatınız güzeldir....


06 - Yaşayarak Öğrenmek!!


Anladım ki, kabullenmek için çok şey yaşamak lazım.


Biliyorum ki, hayatta gülmeyi beklemeyeceksin tebessüm etmeyi bileceksin.


Umuyorum ki, ne kadar iyilik yaparsam o kadar iyi olacağım.


Görüyorum ki ,her zaman değer verdiğim kadar değer göreceğim.


Zaman içinde yaşayarak ve değişerek hayatı algılayacağım, bunu yaparken hiç bir şeyi gördüğümle yargılamayacağım..!!


Verilene ve verilmeyene şükredeceğim..


05 - BU GÜN


Bugün yüzüne baktığınız kaç kişiyi gülümsettiniz? Sevinçli selamınızı ruhundan okuyan kaç kişi sesinizi duyma bahtiyarlığına erişti?


Kaç kişiyi bir yığın dert arasından çekip huzura çıkardınız?
Tebessümü esirgemeyin!
Tebessüm bedava iyiliktir; üstelik çok değerlidir. Şu an yüz hatlarınız nasıl?


Kendinize gülümseyin. Çiçeklere gökyüzüne duvarlara ve insanlara gülümseyin.



Niçin gülümsemeliyiz?
İçimizdeki iyiliği, güzelliği, sevinci göstermek için… Bunlar Rabbimizin bize çok önemli nimetleridir. Onlara karşı bir başka teşekkür tebessümdür. Şükürdür. Zaten içinizde güzellikler varsa, dışınıza da ister istemez yansıyacaktır. Dışınızda gördükleriniz, içinizde gördüklerinizdir. İçimizde sevgiyi, sevinci, mutluluğu örmek varken neden somurtma sonucunu verecek olumsuzlukları biriktirelim.



Kaldı ki “tebessüm etmek somurtmaktan daha kolaydır. Ve daha az enerji gerektirir. Bir tebessüm için, 17 yüz kasının gerilmesi gerekirken, somurtuk kasta 43 kas gerilir.”
Güler yüz tevazuun habercisidir.


“Yaklaşabilirsiniz, yanaşabilirsiniz, içinizi açabilirsiniz” der size… Abus ve somurtuk bir çehre ise size uzunca bir fren mesafesi koyuyor demektir. Böyle birine karşı rahat olamazsınız. Aslında böyle biri, kendi iç dünyasında rahat değildir.


Mevlana Hazretlerinin dediği gibi, bir küp içindekini sızdırır dışına. Eğer içinde sirke varsa dışına o sızar ve üzerinde sinekler uçuşur. Küpün içindeki bal ise dışına elbette bal sızdırır ve üzerinde arılar uçuşur.


Kalbimiz, küp dediğimiz toprak kaptan daha şeffaftır. Kalbimiz de içindeki dışına sızdırır, yansıtır. Yüzünüze içinizdeki ballar sızsın.
Etrafınıza baldan anlayanlar toplansın. Böylece üzüntünün acılarını, mutluluğun lezzeti- ile gidermiş olursunuz.



BU GÜN


04 - Hayat Kahvedir..


İş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa odaklanarak Allah’ın sunduğu kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Kahvenizin tadına varın!



En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece sahip oldukları her şeyin tadını çıkarmayı bilirler.


Basit yaşayın.
Cömertçe sevin.
Birbirinize derinden itina gösterin.
Nazik olun,


Gerisini ALLAH’a bırakın..
Hayat kahvedir..


15 Mayıs 2011 Pazar

03 - Kaç yıldır benim yanımdasın?


- 20 yıldır efendim.
- Bu zaman süresince benden ne öğrendin?
- Hiçbir şeyle değişmeyeceğim yedi gerçek öğrendim.
- Ömrüm seninle geçtiği halde topu topu yedi gerçek mi öğrendin?
- Evet.



- Söyle bakalım öyleyse neler öğrendin?

- Baktım ki herkes bir şeyi dost ediniyor, ona gönül verip bağlanıyor. Ancak, bunların hemen hepsi insanı yarı yolda bırakıyor. Ben ise, beni hiç bırakmayacak, ölümden sonra bile benimle gelecek şeyleri aradım. Ve dost olarak iyilikleri seçtim kendime, onlar sonsuz bir yükselme yolculuğuna çıkmış insanoğlunun hiç tükenmeyecek azığı ve en gerçek dostlarıdır.



- Çok güzel, ikincisi ne bakalım?

- Baktım ki, insanların bir çoğu geçici dünya değerlerine dört elle sarılmış onları koruyor, kasalarda saklıyor, kaybolmaması için her çareye başvuruyor. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine, kimi ününe tutunmuş sımsıkı, onları elden çıkarmamak için çırpınıp duruyor. Oysa ben varlığımı ve bütün isteklerimi O’na satıp, gönlümü yalnız O’nun sevgisine açtım.



- Devam et!

- İnsanların üstün olmak için birbirleriyle yarıştıklarını gördüm. Ancak bir çoğu üstünlüğü yanlış yerlerde arıyor ve birbirinin üstüne basarak yükselmek istiyordu. Bunun üzerine üstünlüğü geçici dünya değerlerinde değil, akıl ve ahlâkça yükselmekte, kötülüklerin her çeşidinden el etek çekip, iyiliklere vasıta olmakta aradım.
- Devam et yavrum.



- Yine baktım ki, insanlar sabahtan akşama birbirleriyle uğraşıyor, boş yere hayatı zehir ediyorlar kendilerine. Bütün bunların benlik, bencillik ve çekememezlikten ileri geldiğini gördüm. Ve gönlümü bu kirlerden arıtarak, herkesle dost olup, huzur ve güven içinde yaşamanın yolunu buldum.
- Sonra?



- Nedense herkes hatasının sebebini hep dışta arıyor ve başkalarını suçlamak yoluna sapıyordu. Böylece suçlarının örtüsü altına saklanıyordu. Oysa insanın başına ne geliyorsa kendi yüzünden ve kendi eliyle geliyordu. Bunu bilip yalnız kendimle cenge girerek, nefsimin iradesine uymamaya ve vesvese verenin ağına düşmemeye çalıştım.
- Doğru.



- Baktım ki insanlar şu bir lokma ekmek ve dünya geçimi için helal haram demeden, her türlü hakkı çiğnemekten çekinmiyorlar. Hem başkalarının hakkını alıp onları yoksul bırakmakla, hem de bu haksızlığın azabını ağır bir yük gibi vicdanlarında taşımakla iki kere kötülük etmiş oluyorlar. Oysa doğru yaşanıldığında ve hakça bölüşüldüğünde dünya nimetleri insanlara yeter de artardı bile.
- Ve yedinci?



- Yedinci olarak şunu gördüm ki, insanlar bir şeye dayanmak ve güvenmek ihtiyacındadırlar. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine. Bunların hepsi de bir süre sonra yıkılacak eğreti desteklerdir. Ben ise yalnız O’na sığınıp yalnız O’ndan yardım diledim. Ve bunun karşılığı sonsuz bir güven oldu.



- Seni tebrik ederim evladım. Ben de yıllar yılı bütün din kitaplarını inceledim. Hepsinin bu yedi gerçek etrafında döndüğünü tespit ettim.


02 - En Acı Şey : Unutulmak


İdare edilecek 3 şey :
Dilimiz, huyumuz, haraketlerimiz.
Sevilecek 3 şey :
Cesaret, nezaket, yardım.
Nefret edilecek 3 şey :
Kin, kibir, nankörlük.
İstenen 3 şey :
Sağlık, dostluk, huzur.


Uğrunda savaşılacak 3 şey :
Şerefimiz, evimiz, memleketimiz.
Düşünülecek 3 şey :
Hayat, ölüm, sonsuzluk
insanı mahveden 3 şey :
Cesaretsizlik, gurur ve öfkedir.
Hayatta bir kez gittiğinde asla geri dönmeyen 3 şey :
Zaman, Sözcükler ve fırsattır.



Hayatta hiç bir zaman kaybedilmemesi gereken 3 şey :
Barış, umut ve dürüstlüktür.
Hayatta en değerli 3 şey :
Sevgi, kendine güven ve arkadaşlardır.
Hayatta hiç emin olunamayacak 3 şey :
Düşler, başarı ve zenginliktir.
Hayatta insanı geliştiren 3 şey :
Çok çalışma, samimiyet ve başarıdır.


Hayatta
En Kötü Şey : Yalnızlık
En Feci Şey : Ölüm
En Güzel Şey : Aşk
En Zalim Şey : İntikam
En Soğuk Kelime : Hayır
En Sıcak Şey : Arkadaşlık
En Acı Şey : Unutulmak


01 - Gösterdi ..... Gördü Anlamına Gelmez


Adamin biri ilk defa gittigi kucuk bir kasabada duran bir arabanın yanına sokulmus ve arka koltukta tek basına oturan cocuga;
- Buranın yabancısıyım, demis. Parkın hemen yanı basındaki fırını arıyorum, cok yakın oldugunu soylediler.. Cocuk arabanın penceresini actıktan sonra;



Ben de buraya ilk defa geliyorum, demis.
Ama sag tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde..
Adam cocugun yabancı olmasına ragmen bunu
nasıl anladıgını sormus ister istemez.



- Ihlamur ciceklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gulumsemis cocuk. Kus cıvıltıları oradan geliyor zaten.
- İyi ama, demis adam, bunların parktan degil de tek bir agactan gelmedigi ne malûm?.



-Tek bir agactan bu kadar yogun koku gelmez diye atılmıs cocuk... Ustelik manolyalar da katılıyor onlara.. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni cıkmıs ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız..


Adam gozlerini hafifce kısarak denileni yaptıktan sonra, tesekkur etmek icin dondugunde farketmis cocugun kor oldugunu..
Cocuk ise, konusurken bir anda sozlerini yarıda kesmesinden anlamıs adamın kendisini farkettigini..



Isıga hasret gözlerini ondan saklamaya calısırken;
- Uc yıl once bir kaza gecirmistim, demis. Gormeyi o kadar cok ozledim ki!. Sizinkiler saglam, öyle degil mi?.



Adam cocugun tarif ettigi yerde bulunan fırına dogru yonelirken;
- Artık emin degilim demis. Emin oldugum tek sey, benden iyi gordugundur..



Soyledi ............. duydu anlamına gelmez
Duydu .......dogru anladı anlamına gelmez
Anladı .......... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi .......... inandı anlamına gelmez
İnandı ............ uyguladı anlamına gelmez
Uyguladı ...... sürdürecek anlamına gelmez