Hakkımda:
1959 Küçük Ayasofya İstanbul doğumluyum. 1965 yılında Annem ve Babam beni İsviçre ye aldılar ve yuva okulundan başlayarak (Dil nedeniyle) maceralı bir hayatım başladı. Tüm okullarımı İsviçre de bitirdim ve 1976 senesinde Gessner A.G. Şirketinde çıraklığa başladım. Gessner Şirketi Sene 1841 Ağustos ayında Steiner şirketiyle güçlerini birleştirerek ortak başladılar 1929 ile Gessner AG, Waldshut, Rovereto yabancı holdinglerin, Lyon ve Dunfermline 2.200 kişi çalışıyordu, şimdi bir düşünün 169 senelik bir Desen Arşivi, evet ben o Arşive girdim… şanslıyım neden biliyor musunuz her Cuma o arşivi düzenlerdim, sırf kokusunu almak değil onları ellerken ruhlarını hissediyordum üstündeki tozlar sanki şifa gibiydi evet haklısınız şanslıyım. Üç Ustam vardı baş ustam İsviçreli, ikinci ustam İtalyan ve üçüncü ustam Almandı, İsviçreli ustam bana dikkat, disiplin, öz veri, dürüstlük, çalışkan, şeref.. vs. ve en önemlisi yalan söylememeyi öğretti, İtalyan ustam trend, estetik, ruh, sevgi, aşk ve en önemlisi yaptığım her deseni hissetmem gerektiğini, ve her başladığım yeni deseni bir önceki deseni unutup sil baştan gibi algılamamdı, bunun nedeni kopyalama zihniyetini ortadan kaldırmaktı, Alman ustam bana ne öğretti biliyor musunuz… alman usulü kısa ve öz… Tekniği, detayı, incelik, dokunuşun kırılganlığını… vs. ..hani derler ya… Tükürük ve son Nokta.. evet onu öğrettiler. İsviçre’nin son kalan USTALARI yılmadan kafama vura vura öğrettiler ve o zaman gördüm hissetim ve anladım Usta ne demek olduğunu, onlar öyle bir gururlu ve şerefli ustaydılar ki son sekiz senemde yönetimi bana devrettiler bunu yapabilmek için çok büyük sağ duyu ve öz veri gerekiyor yani bir fırın yetmiyor yüz fırım ekmek yemen gerek sağ olsunlar bana gösterdikleri sabır ve sevgi ve anlayışa, ve 1979 senesinin sonu mezun oldum ve 18 sene sağdık kalarak işimi Desen ve Arge yöneticisi olarak sürdürdüm. 1995 senesinde Vatanıma kesin dönüş yaptım, kendi Şirketimi TeHal Tekstil LTD. kurdum, 1995-1996 senesi EAT Cad-Cam Firmasına satış ve eğitim görevlisiydim 1997 senesi Buttim Plaza Desen atölyemi açtım ve Elvin, Korteks, Erol Türkün vs.. Lider Firmalara hizmet verdim.
Ha hizmet verdim dedim de Vatanım Türkiye’m Tekstil Camiası bana ne lütfetti, bir defa İsviçre de tanımadığım, orası daha çok mantıki soğuk savaş ile yürüdüğü için, o kanımızda akan sıcaklığı verdi,uykuda olan bilmediğim duygusallığı verdi, karmaşayı verdi, yok dan var etmeyi, polyester den ipek kalitesini istedi, hayatın monoton olmadığını gösterdi ama anlamsız gösterişe çok değer verdi , alt yapı olduğunu ama olmadığını, saptırmalarla genelde Tekstil ahlakı olmadığını yaşattı, bunların iyi tarafı şu, Avrupa’nın disiplininle Türkiye’nin renk karması yeni bir Profesyonel (artısı ve eksisinde) düşünce dünyası yarattı bundan bir avantaj şekillendi,Çoğunun Pazarlaması yeterli olmadığı için Türk Tekstili yeniliğe acık olduğunu ama olamadığını, İmaj ve Reklam kaybı korkusu nedeniyle, onaylıyorum havası yaratarak, ilerlemek istediğini hissetim ve öğrendim, Bunların geçerliliği olmayan tek bir Şirket vardır Türkiye de.. ?? buda bende saklı kalsın..
Çok güzel sohbetlerle değerli İnsanlarla tanıdım, yalnız bunun için Türkiye ye dönmeme değer, Değerlerini kaybetmemiş İnsanlar, Kendine ve İşine saygılı, sağdık, hak kani, dürüst insanlar şanslıyım ve gururluyum. Bana iyisiyle ve kötüsüyle ama sevgi ve saygıda hayat tecrübesi akıttılar, bunu hiçbir maddiyatla alamasın, bende ne yapıyorum biliyor musunuz desenlerime işime ve Yaratıcı meslek ruhuma sevgi akıtıyorum. Sevgiyle var oluşumu desenlerime aydınlatıyor ve ufkumu genişletiyorum. Elbette işimdeki sevgi ve mutluluk için yaşıyorum. Hayata tasarımlarımla herkesi sevgi ve mutlu etmek için uğraşıyorum. Ve akıyorum senelerin tecrübesine. Sevgi ve mutluluk vermek için . Bazen yüreğimi acıtsalar da . Boş ver yüreğim sen işine bak. Değmez üzülmeye diyorum. Kendini ve seviyesini bilmeyen ne anlar Mesleğimizden. Sevgiyi bilmeyen ne anlasın değer ve sevgiden. Sen ver bildiğini yine ve sevgini akıt yüreklere ruhlara diyorum. Akıtıyorum estetiği sevgiyi ve mutluluğu tatsınlar diye. Hak edene uyguluyorum, hak etmeyene zamanıma yazık diyorum. İyi ki buradayım vatanımdayım, iyi ki bu rengarenk mükemmelliği yaşıyorum. Sevgi ve mutluluğu bilgi arşivimin doyumsuz tadına varıyorum. Yetenek bir pırlanta gibi, başarı yakut gibi, tecrübe elmas gibi değerli. Az ve zor bulunur olduğu için değerli. Narin ve kırılgan olduğu için değerli. Değerlerimi şerefimle gururumla muhafaza ediyorum satmıyorum. Her sabah Besmele ile İşime Sevgi ve mutluluk katıyor ve başlıyorum. Acele etmiyorum koşmuyorum ama kararlı yol alıyorum ve yolumdan sapmıyorum. Stres yapmıyorum, yaparsam yaptığım ve yapmak istediğim işin estetiğini, ruhunu ve bereketi kaybettiğini biliyorum. İllaki bu iş bu gün olacak diye diretmiyorum, zorlamıyorum zamana bırakıyorum. Zaman bir şarap gibi düşüncelerimi, yaratıcılığımı, desenlerimi ve sabrımı olgunlaştırıyor. Bu farklılıkla işimi sekiz saate değil, iki saate indirgiyorum, sakinlik de güç ve hız buluyorum. Hayatımı zorlamıyorum çünkü biliyorum ALLAH bana o istekler kapısını kapalı tuttuğunu. Zamanı geldiğinde o kapı bana acılıyor çünkü o kapıdan geçmeye olgun, laik ve sevgi dolu hak ettiğime inanıyorum. Hayatın tüm güzelliklerin farkına vararak helalimle iş yaşamamım da ilerleme kaydediyorum.
Evet Arkadaşlar daha çok anlatacak konu var ama kabaca Öz geçmişim… bu konu da küçük bir şeye dayanmak istiyorum.. Dünyamız o kadar yapay sanal ve klişe ki.. biz sanatkarlar daha hür, doğal ve özgürlüğü seçeriz o nedenle Öz geçmişinizi yazarken Sanatkar sanız ruhunuzu katmaya unutmayın, sevebileceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmasın.
Sevgi ve Saygı
Muharrem Hamdi Lale
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder